25.01.2021 00:34:06 162 kez okundu.
Tedirginiz; istismardan dolayı
Mesafe karıştı, yol yoldan çıktı
Başımızdan atamadık belayı
Omurga gevşedi (?!); bel belden çıktı
***
Tedirginiz, sanayide, tarımda
Tam tükendi, haber yoktur yarımda
Eski tat kalmadı dostluklarımda
Öfkeler boy verdi (!!), dil dilden çıktı
***
Sevgili okurlarım;
Hiç değilse; 2021 yılına girdiğimiz şu günlerde, iç açıcı, gönül ferahlatıcı ve umut verici konuları yazayım dedim ama, ne mümkün ?!.. Ülkenin ekonomik, sosyal ve hukuksal anlamda içine düşürüldüğü (?!) bunca garabetlerin giderilmesi yönünde hiçbir gayret yokken ve orta yerde dururlarken, elim başka konulara gitmedi doğrusu…
***
Şehitler ve gaziler diyarının kutsal armağanı olan bu cennet ülkemizde; birliğe, dirliğe, hoşgörüye, birlikte üretip hakça paylaşmaya, güven duygusuna, hukuka, sevgi ve saygıya her zamankinden daha fazla ihtiyacımızın olduğu mutlaktır… Bu nedenledir ki; yönetim ve temsil niteliği olanların; kullandıkları veya kullanacakları dil ve üslup önem arzeder… Yani, “zehirli dil” dediğimiz, ayrıştırıcı, ötekileştirici, incitici dil kullanmak ortak aklı, insafı, uzlaşma kültürünü, adabı ve hukuku yok saymak olur…
“Zehirli dilin” kullanılmaması, bu derece önemliyken birleştirici, bütünleştirici milli makam olan “Cumhurbaşkanlığı” ında; aksine çıkışlar aralıksız ve ısrarla sürerken, haydi gel de karamsar olup enseyi karartma?!..
Söylem ve eylemleriyle, milleti karamsarlığa sevk eden Partili Cumhurbaşkanının kullandığ dile bir bakar mısınız:
* Ankara’da AKP İl Başkanları Toplantısında; Merhum Sn. Ecevit’i ve Sn. Kılıçdaroğlu’nu da zikrederek; Meclis’teki CHP temsilcilerine “edepsizce, ahlaksızca davranıyorlar” cümlesinin…
* Ana Muhalefet Partisi CHP Liderinin toplumla buluştuğu sırada Sayın Kılıçdaroğlu’nun yanında yer alan parti meclisi üyesi türbanlı bayanı işaret ederek; “Bay Kemal yanına vitrin mankeni gibi türbanlı bayanı almakla neticeye gideceğini sanıyor, halk bunu yutmaz.” Mealinde ki ayrıştırıcı ve aşağılayıcı sözlerinin…
* Boğaziçi Üniversitesine atanan “kayyum rektör” Melih Bulu’ya karşı, öğretim üyelerinin ve öğrencilerinin gösterdiği tepki esnasında konumu gereği hazır bulunan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu için; “kendisi DHKPC militanıdır” gibi ağır itham içeren sözlerinin…
* AKP İl Başkanlarının Kızılcahamam toplantısında, kendi parti mensuplarına dahi: “Hangi il, ilçede neler oluyor hepsi bize geliyor. Hepsini biliyoruz. Gün ola harman ola. Bu teşkilatın geleceği için hesap sormasını biliriz. Bunları sırtımızda taşıyacak değiliz.” Cümlesinin…
* CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na; “çukur, kanalizasyon çukuru, boş çuval, curuf, cibilliyetsiz, tezek” gibi ifadelerinin…
* Türk Tabipler Birliği Başkanı için: “TTB’nin başına terör örgütü mensubunu getirmişler. TTB’nin başındaki Türk ifadesini kaldırmak gerek.” Cümlesinin…
* Polislere hedef gösterilen Barolar Birliği için; ”nasıl sabrediyorlar, şaşıyorum” şeklindeki kutuplaştırıcı sözlerinin…
*Dernek ve kitle örgütlerine “kayyum” atanmasını kolaylaştıran yasa teklifinde ısrar eden “baskılayıcı ve ayrıştırıcı” sözlerinin…
* Muhalefetin kazandığı bilhassa Büyükşehir belediyelerin çalışmalarını engellemeye yönelik “ötekileştirici, dışlayıcı” sözlerinin…
* Ülkede en çok okunan gazete “SÖZCÜ” yü muhalif görmesi nedeniyle; “Ben Sözcü gazetesini okumuyorum, sizler de okumayın..” mealinde ki mesajının…
* Pandemi dolayısıyla, her bakımdan şartları ağırlaşan ülkemizde; vatandaşa bir maske dağıtımında ve evine ekmek götürmesinde varlık gösterememiş olan “Şahsın iktidarı”; öte yandan “itibardan tasarruf olmaz” diyerek külliye cenahında israfta hız kesmeyi akıl edememiştir… Bu başarısızlığı gündeme getiren ve uyarıda bulunan muhalefete; “zehirli dil “ ile adeta söylenmedik ağır söz ve yapılmadık hakaret kalmamıştır!!.. Bu yaklaşımın; toplumu ayrıştırmaması, karamsarlığa sevk etmemesi ve enseyi karartmaması mümkün mü?!..
Bilhassa hukukun felce uğratıldığı bir atmosferde yarına hangi umutla bakabilirsiniz ki?!.. Velhasılı, 2020’nin kahreden karamsarlığı, hız kesmeden devam ediyor… Ne zamana kadar derseniz eğer; verebileceğim nihai cevap; “Sadakaya bağımlılığından ve istismar siyasetinden kurtulup, umuda ve aydınlığa birlikte bakma hali doğuncaya değin…“ şeklinde olacaktır… Olur mu dersiniz?!..
***
Ödülsüz kalmadı (?!) sarayı öven
Büyükelçi oldu (?!) kutsala söven
Şüpheye düşünce (?!) devlete güven
Memleket bozuldu (?!) il ilden çıktı
***
“Mert” denildi, dönek oğlu döneğe
Buzağı soruldu kısır (?!) ineğe
Arı esir düştü (?!) sivrisineğe
Kurtlandı kovanlar (!!) bal baldan çıktı
***
Toplumu bilerek (?!) ortadan yarmak
Husumet yaratıp, incitmek, kırmak
“Pınardan bulanıp” akınca ırmak
Halinden utandı, göl gölden çıktı
***
“Biniciyi” yere vurdu (!!) huysuz at
“Kendim indim” dedi, mavracı zevat
Son umudu kaybedince şu hayat
Düş kâbusa döndü; fal faldan çıktı